Kitapseverlerin ortak özelliklerinden birisi, hepsinin küçük de olsa bir kütüphaneye sahip olma isteğidir. Çoğu zaman kısıtlı alanlara rağmen anlamlı bir bütünlük oluşturma çabası, başkaları yazmış olsa da sırf okuyucu olarak bile kendine özgü bir seçkiye sahip olma isteği; insanlığın en büyük arzusu olan dünyada bir iz bırakma isteğine dayanır bence. Bu tutkuyu bir adım ileri taşıyanlar, kütüphaneleri tamamen kişiselleştirmek için özel bir tasarım alanı olan ekslibrisi kullanırlar. İşte bugünkü yazım da edebiyatın tasarımla bir araya geldiği ve ülkemizde pek de bilinmeyen ekslibris üzerine.

Ekslibris, kitabın kime ait olduğunu göstermek için kapağın iç yüzüne yapıştırılan ya da damga ile basılan resimlere verilen isim özetle. Bu resimleri klasik bir damgadan ya da etiketten ayıran şey ise tasarımcının kitapların sahibi olan kişinin dünyasını dikkatine alarak ortaya koyduğu özgün bir eser olması. Ekslibris kelimesi de köken olarak “…’nın kitaplığından” veya “…’nın kütüphanesine ait” anlamına geliyor. Bazı tarihçiler ekslibrisin tarihini MÖ 1400’lü yıllara dayandırırken gerçek anlamdaki ilk örneğinin 15’inci yüzyıl Almanyasında görüldüğünü kabul ediliyor. Türkiye’de de artık bir ekslibris müzemiz var. Daha detaylı bilgi sahibi olmak isteyenler ve farklı örnekleri görmek isteyenler, müze ya da online ekslibris dergisi Ex-librist linkine tıklayabilirler. Müze hakkında enteresan bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum. Işık Üniversitesi Maslak Kampüsü içinde yer alan İstanbul Ekslibris Müzesi, 7/24 ziyarete açık.


Ekslibrisin Türkiye’de yaygınlaşmasını ve ülke olarak dünya genelinde de konuyla çeşitli ödüller almamızı Prof. Hasip Pektaş’a borçluyuz. Türkiye adına dünya genelinde çeşitli organizasyonlara katılan, çeşitli yarışma ve bienaller düzenleyen, Ekslibris Derneği’ni kuran Hasip Pektaş; konuyla ilgili bir başucu kaynağı olan Ekslibris isimli kitaba da imza atmış. Çok şanslıyım ki kendisinden imzalı bir örneğini alabildim. Bu sanat dalıyla ilgilenmesini kendisinin deyimiyle “aşk gibi karşılıksız bir sevgi” olarak ifade eden Pektaş, yarışmalarda derece alan öğrencilerinin işlerini de gururla paylaşıyor. Söyleşiye geçmeden önce merak ettiğimiz konularda bizi aydınlatan ve yoğun bir emekle oluşumunda önayak olduğu dünyadaki 10 ekslibris müzesinden biri olan Türkiye’nin ilk ve tek ekslibris müzesini bize gezdiren Sayın Hocam’a buradan tekrar teşekkür ediyorum.
– Ekslibris çok özel ve oldukça az bilinen bir sanat dalı. Bu alanda Türkiye’nin bu ilk ve tek müzesinin kurulmasına siz önayak oldunuz sanırım. Bu teklifinizi yaptığınızda üniversite yönetiminden ne gibi bir tepki aldınız?
Müzeler, barındırdığı değerlerini gelecek kuşaklara aktaran kültürel kuruluşlardır. Modern müzeciliğin misyonu, toplumu eğitmek, sosyal ve kültürel açıdan gelişmesini sağlamaktır. Eğitimde etkin olarak kullanılırsa hayal gücünü ve yaratıcılığı geliştirirler. Merakı körükleyen, toplumsal gelişime katkı sağlayan müzelere sadece devlet değil, her kesim sahip çıkmalıdır. Bu düşüncelerle konuyu üniversitemiz yönetimine sunduğumuzda şüphesiz çok olumlu yanıt aldık. Önce küçük bir mekânda yer bulan müzemiz, Rektörümüz Prof. Dr. Şirin Tekinay’ın önerisiyle daha geniş bir mekâna, öğrencilerin ve ilgilenenlerin her zaman görebileceği açık bir ortama taşındı. Ekslibris koleksiyonu artık Işık Üniversitesi’ne ait. Müze üniversitenin. Bizler gelişmesi, büyümesi için çabamızı sürdüreceğiz. Dünyada sayısı çok az olan ekslibris müzelerinden Danimarka’daki Frederikshavn, Almanya’daki Gutenberg, Belçika’daki Sint Niklaas, Rusya’daki Moskova, İtalya’daki Mediterraneo, Çin’deki Shanghai Fuxihanzhai, Fransa’daki Nancy Kütüphanesi, Bulgaristan’daki Ekslibris Merkezi ve Ukrayna’daki Odessa Lewych müzelerine Işık Üniversitesi İstanbul Ekslibris Müzesi de eklenmiş oldu. Dünyadaki 10 müzeden biri olan “İstanbul Ekslibris Müzesi” 2014 yılında Işık Üniversitesi Maslak Yerleşkesi’ne kuruldu.
– Müzede kaç adet ekslibris mevcut? Koleksiyon nasıl bir araya getirildi? Özel bir seçim kriteriniz var mıdır? Yıl, tasarım dili vs. gibi bir kriter söz konusu mu? Sizin kişisel koleksiyonunuz da bu koleksiyon içerisinde mi?
2003, 2007 ve 2010 yıllarında yüksek katılımlı 3’üncü Uluslararası Ekslibris Yarışması düzenledik. Ayrıca 2010’da 33’üncü FISAE Uluslararası Ekslibris Kongresi’ni İstanbul’da gerçekleştirdik. Müzenin nüvesini bu yarışmalar için gelen ekslibrisler oluşturdu. Buna Japon koleksiyoncu Ichigoro Uchida’nın ve Çin Ekslibris Derneği’nin bağışları ve benim 2.500’e yakın kişisel koleksiyonum da eklenince müze, 12.600’ün üzerindeki bir ekslibris koleksiyonuna sahip oldu. Ekslibrislerin yanında çok sayıda kitap ve katalog sanatseverlerin ve araştırmacıların ilgisine sunuldu. Müze koleksiyonu için özel bir seçim kriteri konulmadı. Çok usta ekslibris sanatçılarının eserleri yanında öğrenci çalışmalarını da yer veriyoruz. Günümüzün yansıması, tarihi birer belge olarak hepsinin geleceğe kalmasını arzu ediyoruz. Koleksiyonun hepsi tarandı. Gelecek günlerde herkesin ulaşabileceği şekilde internet ortamına da aktarmayı planlıyoruz. Müze duvarlarında daimi sergi olarak izleyiciye sunduğumuz 200’ün üstündeki ekslibrisin teknik ve estetik yönden örneklik edebilecek türde olmasına özen gösterdik. Ekslibrisler, müzeler yanında konulara, sanatçılara, tekniklere göre değerlendirilip meraklıları tarafından da toplanıyor. Koleksiyoncular, ellerindeki çift baskıları diğer kişilerle değiştirerek çok sayıda ekslibrise sahip olmakta, bu değiş tokuş sayesinde kendi koleksiyonlarını kalite olarak geliştiriyor, sayı olarak artırıyorlar. Ekslibris koleksiyonculuğu, uluslararası ilişkilerin gelişmesini, yeni dostlukların oluşmasını, farklı dönemlerdeki sanatın ve tekniklerin öğrenilmesini de sağlıyor. Koleksiyoncular, kendi adlarına ekslibris siparişleri vermenin yanında tanınmış sanatçıların ekslibrislerini topluyorlar. Onlar için ekslibrislerin estetik bütünlüğü, teknik yetkinliği ve resim – yazı ilişkisi önemli. Bu küçük baskıların sanatçısı tarafından imzalanmasına, ne zaman, ne kadar sayıda ve hangi teknikle basıldığının belirtilmesine dikkat ediliyor.
– Türkiye’de konu ile ilgili bilinen tek isimsiniz. İlginiz nasıl başladı? Konu hakkındaki uzmanlaşmanızı nasıl sağladınız? Koleksiyonunuzun en değerli parçası nedir?
1983 yılına kadar ekslibris diye bir şey bilmiyordum. O yıllarda Belçika Sint-Niklaas Ekslibris Müzesi’nin organize ettiği yarışmaya katılmamla ve gönderilen kataloğu görmemle ekslibrise ilgim başladı. Eklibris koleksiyoncusu Luc Van den Briele’den aldığım mektupla da ayrıntıları öğrendim. Aldığım sanat eğitimine uygun bir alan olması, resim ve grafik tasarım olarak özgür bir anlatım dili kullanmaya fırsat vermesi, benim için yeni ve farklı olması nedeniyle ilgim arttı ve son otuz yıldır da kendimi bu alana adadım. Özellikle 1992 yılında Sint-Niklaas Ekslibris Müzesi’ni ve koleksiyonundaki örnekleri inceledikten, diğer ülkelerin bu alanda ne kadar çok yol aldığını gördükten sonra bu sanatın ülkemizde de yaygınlaşması için çaba göstermeye karar verdim. En büyük hayalim bir ekslibris derneği, bir ekslibris müzesi kurmak ve uluslararası yarışmalar organize etmekti. Hepsi gerçekleşti. Ayrıca ilk baskısı 1996 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından yapılan ve üçüncü baskısı yeni biten “Ekslibris” kitabımın bir ilk olduğunu ve bu alandaki gereksinimi önemli ölçüde karşıladığını söyleyebilirim. Kitapta ekslibrisin tarihçesi ve Türkiye’deki oluşumu yanında ekslibris koleksiyonculuğuna, ekslibris tasarımına, mühürlere, yarışmalara, derneklere ve yayınlara da yer verilmiştir. Ekslibris baskı teknikleri ve simgeleri yanında “Erotik Ekslibris”, “Ekslibris ve Tipografi”, “Deneysel Ekslibris” gibi konular özgün örneklerle sunulmuştur. Ekslibris üzerine araştırma çalışmalarını da yaygınlaştırmak amacıyla “EX-LIBRIST” isimli bir Uluslararası Online Hakemli Derginin de yayın hayatına girmesini sağladık (www.exlibrist.net). 6 sayısı çıkan derginin 7’nci sayısı için makaleler beklenmektedir.
– Dünyada ekslibris hangi noktada? Özel etkinlikler yapılıyor mu? Bu zamana kadar bir ekslibrise ödenen en yüksek bedel nedir?
Tarihi geçmişi 15’inci yüzyıla dayanan ekslibrisin özellikle Avrupa ülkelerinde çok yaygın kullanıldığı görülmektedir. Geçimini sadece ekslibris yaparak sağlayan çok sayıda ekslibris sanatçısı var. Bu kültürü yıllar önce tanımış olan ülkelerde, küçük yaşta ailesinin kütüphanesinde, kitaplarda ekslibrisi gören çocukların yaşadığı ülkelerde, sanat eğitimi içinde ekslibrisin de öğretildiği yerlerde elbette çok sayıda ekslibris sanatçısı da, tasarımcısı da yetişmektedir. Avrupa ülkelerinin hemen hemen hepsinde, ABD’de, Rusya’da, Japonya’da, Çin’de ekslibris sanatçılarının ve koleksiyoncuların bir araya geldikleri ekslibris dernekleri, bazı ülkelerde ise ekslibris müzeleri var. Kapsamlı ekslibris yıllıkları ve periyodik bültenler yayımlanmakta; yarışmalar, sergiler, değiş tokuş günleri düzenlenmektedir. Dünyadaki ekslibris derneklerinin üyesi olduğu FISAE ekslibris federasyonu iki yılda bir farklı ülkede kongreler düzenleyerek sanatçı ve koleksiyoncuları buluşturmaktadır. Ekslibriste üretim, tasarım bedeli olarak sanatçısı ile sipariş veren arasında belirlenen bir ücret politikası vardır. Bu değişkendir. Sanatçının deneyimine, teknik zorluğuna ve koleksiyonun ilgisine göre değişebilir. Özellikle koleksiyoncular tarafından tercih edilen ve aranan eski tarihli ya da ünlü sanatçılar tarafından yapılmış ekslibrislerin fiyatları da değişkendir. Örneğin Max Klinger (1857-1920)’e ait bir ekslibris 300 euro iken müzayedelerde satılan Samuel Pepys adına yapılmış portre bir ekslibris 775 euro, William Blake (1757-1827) tarafından yapılmış 170 kopyalık bir set 10.000 euro’ya alıcı bulmuştur. Art Nouveau dönemini yansıtan bir ekslibris ise 750 euro’ya satılabilmektedir. Günümüzde en çok toplanan ekslibris türü sanatçıları tarafından imzalanan ve numaralandırılan çağdaş baskılardır. Sanatçısına göre değişkenlik göstermekle beraber bir ekslibris 20’den 50 euro’ya kadar çıkarabilmektedir. Ama 50 ya da 100 kopyalık bir ekslibris seti sipariş veren için daha uygun bir fiyata inebilmektedir.
– Kendisi için ekslibris yaptırmak isteyenlere ne önerirsiniz?
Adına ekslibris yaptırmak isteyen kitapsever, çalışmalarını beğendiği sanatçı ile iletişime geçip, sipariş verip, ne istediğini öncelikle açıklaması gerekir. Sanatçı, adına ekslibris yapacağı kişinin ilgilerini dikkate alarak taslaklar yapar. Bunu yaparken de sanatsal kaygılarla; bir sanat eseri yaratır gibi, konusuna, kompozisyonuna, biçimine, dengesine, tekniğine özen göstererek çalışır. Beğenilen çalışmayı, istenilen sayıda ve istenilen teknikle çoğaltır. Adına ekslibris yapılan kişinin ekslibrisini beğenmesi önemlidir, yoksa kitabına yapıştırmaz. Böyle olunca da ekslibris işlevini yerine getiremez. O nedenle tasarımcının yaptığını kabul ettirmek gibi bir zorluğu vardır. Ben yaptım; ister beğen ister beğenme diyemez. Ama bu durum sipariş verenin her istediğinin yerine geleceği anlamını taşımaz. Elbette sanatçı kendi sanatsal anlatımında özgürdür. Kendi tarzında tasarımını gerçekleştirir. Ekslibris yaptığı kişinin ilgilerini bilmesi, beklentilerinden haberdar olması sanatçının sadece işini kolaylaştırır.
– Koleksiyonerlikle ilgili önerileriniz nelerdir?
Türkiye’de eksikliğini hissettiğimiz en önemli konu koleksiyonculuk. Ekslibris alanında da koleksiyonculuğun yaygınlaşması beraberinde sanatçı ve tasarımcıların daha fazla ekslibris yapmalarını sağlayacak. Talep artarsa ekslibris sanatçısı da, sanatçının üretimi de artar.
Online Ekslibris Dergisi: http://exlibrist.net/index.php/exlibrist
Işık Ünv. İstanbul Ekslibris Müzesi: http://ekslibris.isikun.edu.tr/
İstanbul Ekslibris Derneği: http://www.aed.org.tr/tr/
*Damga ile yapılan örneğe ulaşmak için https://www.etsy.com/uk/shop/AsspocketProductions?ref=l2-shopheader-name§ion_id=5720267
Twitter •
//
Sevgili Gözde Hanım, ekslibrisin tanınması ve yaygınlaşması için yaptığınız bu anlamlı katkı için teşekkür ederim. Sitenize ilginin her geçen gün artmasını dilerim.