Yaşar Kemal’in Pis Hikâyesi’ini okumuştum yıllar önce. Boğaziçi’nde yaz okulundaydım o zaman. Yüreğimi burkmuştu bu hikâye. Elimde kitap kalakalmıştım. İnce Memed’de ise daha çok tasvir bulacağımı zannetmiştim. Çünkü herkes bana ne kadar güzel tasvir ettiğini anlatmıştı Çukurova’yı. Oysa başka başka edebi hazlar var bu kitapta, mesela Ernest Hemingway’in eline su döken muhteşem diyaloglar, Tolstoy tarzı karakterler ve kitap boyunca değişen ve dönüşen Memed. Onun gibi bir sürü karakterin gölgelerini ve ışıklarını hissettiğimiz Anadolu insanları…
Ağalık sistemine eleştirel olarak bakan bu kitapta devlet de eleştirel bir gözle görülmekte (çünkü ağalarla mücadele edecek bir sistem yok ortada) ama bence asıl mesele şu ki devlet diye bir şey yok ortada. Sanki kendi kaderine bırakılmış bir halk var. Devlet sadece vergi ve sadece asayiş. Aslında köylülerin ve ağaların onlara sağladığı derecede bir asayiş var, yani Marx’ın tanımıyla altyapı, üstyapıyı neredeyse bire bir belirliyor. Bir yandan da hukuka ve adaletsizliğe kendi araçlarıyla karşı çıkan eşkıyalar var, birbirleriyle çatışan. Başka bir dünya var köyün dışında. Memed’in keşfettiği ve kendini yetiştirdiği, etrafında gördüklerinden, anasının çektiği eziyetlerden, başka köylere gittiği zaman aldığı kokulardan, duyduğu hikâyelerden kendisine bir dünya görüşü hazırladığı bir süreç var. Hep bir arayış, kavga ve kaçış içinde Memed ve karşısına çıkan en güzel insanlar cömert insanlar. Onların yüzlerini karar çıkarmamak için çabalıyor. Uğraşıyor. Ve bir yandan kendini en azgın ve en acımasız eşkıyalardan birisi için çalışırken buluyor.
Kitap kimi zaman çok hüzünlü, kimi zaman umut dolu. Güneşli yağmurlu günlere benzer bu kitabı okumak. Bazen kitabı elimden bırakıp bu trajedi nerde ne zaman bitecek dediğim oldu. Ama bir yandan da bıraktığım yerden başladığımda aynı sürükleyicilikle bana yeni şeyler öğreterek devam etti diyaloglarına Yaşar Kemal.
Bölgesindeki devedikenleri gibi karakteri de dikenlenen (kitabın arka kapağından alıntı) ve katılaşan Memed aslında bir roman olarak bizim uzun zamandır unuttuğumuz şeyleri hatırlatıyor: Kişisel gelişimden bahsederken çevrenin de üzerimizdeki etkisini unuttuk… Büyüdüğümüz toprak içimize işler, yaşadıklarımız bize en belirgin özelliklerimizi kazandırır.
Düşünmek lazım şimdi bir kere daha İnce Memed’i okuyunca. Ne olacak yerinden yurdundan sürülen Suriye halkı, ne olacak okuyamayan yüz binlerce çocuk? Şimdi kim düşünmek ister mesela savaş altında, silah altında büyüyen çocukları? Ne ifade eder ki onlar için düzen, devlet ve siyaset?
Yaşar Kemal 1922’de Güney Anadolu’da Kürt kökenli bir ailede doğdu. Babası o beş yaşındayken çok acımasız bir şekilde öldürüldü ve bu travma onun konuşma yetisinde sorun yaşamasına sebebiyet verdi. Tarlada ve fabrikalarda işçi olarak çalışmadan önce köy okullarında okudu. Daha sonra resmi mektup yazarı ve gazeteci olarak çalıştı. İlk Romanı İnce Memed’i 1955 yılında yayınladı ve bu romanı yılın en iyi Romanı olarak Varlık Edebiyat Ödülü’nü kazandı[1]. Yaşar Kemal’in ilk iki romanı Türk polisi tarafından gasp edilmiş[2]. Yaşar Kemal’i 28 Şubat 2015’te kaybettik. 14 gün sonra bir sene olacak. ‘O güzel insanlar güzel atlara binip gittiler’…
Ben Yaşar Kemal’in hayatı üzerine pek bir şey okumadım maalesef. O yüzden de bilgim çok sınırlı. Fakat yıllar önce Krakow’da bir konferansta Kürt Edebiyatı bölümünün sunumlarını dinledim ve Kürt entelektüelleriyle konuştum. Türkçe yazdığı için midir bilmiyorum, Yaşar Kemal’in çok dikkate alınmadığını hissettim. O zaman garip gelmişti. Memed Uzun’u okuduktan sonra anladım ki duygusallık, bakış açısı ve de gerçekleri anlatma isteği bu iki yazarın ortak özelliği. Farklı dillerde anlatmış olmaları elbette bir şey ifade ediyor. Fakat yazarları etnik kökenlerine göre ayırmak kanaatimce yanlış olur. Yazarlara kulak vermek lazım. Silahlara kulak vermektense.
Yaşar Kemal’den alıntılar ve İnce Memed Grup Yorum yorumuyla
Bu vesileyle, herkesin Sevgililer Günü kutlu olsun.
[1] Bu paragraftaki bilgiler Memed, My Hawk olarak çevrilen New York Review Books Classics serisinden alıntıdır. Türkçe İngilizce çeviri Eduoard Roditi’ye aittir.
[2] Bosquet, Alain. Yaşar Kemal on his life and art. Yaşar Kemal’in hayatı ve sanatı.
About sahizer samuk
Her ne kadar yıllardır siyaset bilimi ve göç gibi konularda uzmanlaşmaya uğraşmış olsam da her zaman edebiyat ile içli dışlı olmayı tercih ettim. Edebiyat bir kaçış noktası ve sığınıştır benim için. Edebiyat ile uğraştığım konuların birbirinden bağımsız olmadığını anlamam da benim için en büyük teselli oldu ve ders kitabı yerine roman yahut şiir okurken kendimi hiç de suçlu hissetmedim. Şimdiye kadar beni en çok şaşırtan romanlardan biri Suç ve Ceza'dır ve tahminimce bu hep böyle kalacaktır. Rus edebiyatına her ne kadar dünya edebiyatı adı altında olsa da ayrıca hayranlık duymaktayım. Lafı uzattım. Kusura kalmayın.
Permalink