Beğenmeyen Okumasın ekibi olarak yaz sebebiyle ara verdiğimiz buluşmalarımıza yeniden başladık ve daha önce de Doğa Tarihi kitabı buluşmasında ağırladığımız Hakan Bıçakcı ile yeni öykü kitabını konuştuk. Bu zamana kadarki en kalabalık buluşmamızda bizi yalnız bırakmayan bütün edebiyatseverlere teşekkür ediyoruz.
Sohbetimiz yazarın keyifli girizgâhı ile başladı. Hakan Bıçakcı, yazın hayatına aslında öykü yazarak başlamış ve ilk yazdığı birbirine benzeşen öykülerini toplayıp dosya haline getirmiş. Bu öyküler romana dönüşmüşler. İlk söyleşilerinde kendini romancı olarak gördüğü söyleyen yazar, temelde bir hikâye olması sebebiyle öykü ve romanın çok da ayrışmadığını düşündüğü için artık kendini sadece romancı olarak görmediğini söylüyor. Hikâyede Büyük Boşluklar Var isimli yeni öykü kitabı ise çoğunlukla Ot dergisi için yazdığı düzenli yazılardan oluşuyor. Yazıları gözden geçirip bazılarını elerken sosyal temalı öyküleri dışarıda bırakıp kendi tabiriyle “bunalımlı soyut” olanları içerikte bırakmış. Genel temayı planlayarak yazmaya oturduğunu belirten yazar, öykülerde bolca bulunan kara mizahın ise tamamen plan dışı gelip öyküye yerleştiğini söylüyor. Yazarken eklenen bir nefes alma cümlesi gibi…
Her öykünün başında yer alan alıntılar ise başka merak edilen bir konuydu. Bolca sosyoloji, sinema ve inceleme kitabı okuyan Hakan Bıçakcı’nın doldurduğu defter dolusu sözlerden, şarkılardan seçilip eklenmiş öykülere. Kitap dört öykü grubundan oluşuyor. “İlişki Durumu”nda isminden de anlaşılacağı üzere çift ve çift olma üzerine öyküler var. “Yalnız Personel” tek başına kalmış, uyuşmuş insanlar üstüne. “Nasıl olur?” kısmı ise okura gerçekten de bu soruyu sorduracak kadar fantastik. “Ara Bölge” ise fantastiklik ver gerçeklik arasında bir yerlerde. Bu anlamda belki de daha rahatsız edici. Fantastik edebiyatta “başıma gelmez” rahatlığı varken, Hakan Bıçakcı’nın fantastikliğinde kendi deyimiyle anlatılarda ışıklar sızıyor ve bu da daha rahatsız edici oluyor. Öykülere atfedilen Gezi ruhu yorumu hiç de boş değil aslında. İnsanı sarsıyor çoğu zaman.
Yazara kendisi ve kitabı hakkındaki soruların ardından geleneğimizi devam ettiriyoruz. Kitaptan en beğenilen cümleler geliyor. Bazı arkadaşlar isimlerini yazmadıkları için cümlelerine yer veremiyoruz, belki bu yazıya yorum olarak eklerler…
Bundan sonraki buluşmalarımız için sosyal medya hesaplarımızı kontrol edebilirsiniz.
Hazal: Bu ne absürt mağlubiyet?
Burcu: Pardon, orada saatiniz kaç acaba?
Gözde: Ömrüm ayıp olmasın diye diye geçip gidiyordu.
Sevin: Çayına dört şeker atan adam kendini öldürmez.
Elif: Seviye düşünce eğlence artar. Bu kural asla değişmez.
Sezgi ve Hande: Ömrümün en güzel yılları metrobüste Candy Crush oynayarak geçti. Allah senin belanı versin.
Gizem: Bu ciddi ilişki lafı ne acayip… Kurumsal Kurumsal sevişen çiftler.
Şeyda ve Bahadır: İnsan gülen birini görünce tebessümün nedenini, kahkahasının sorumlusunu merak etmiyor ama ağlayan birini görünce gözyaşlarının kaynağını öğrenmek istiyor.
Cana: Kafasını çıkarıp içeride bırakmış, kendisi dışarı çıkmıştı. “Kadın içindeyken, kafan dışındaysa…” tam tersi…
Merve: Hayaller Paris, gerçekler Eminönü.
begokuadmin
Sınır tanımayan okurların buluşma noktası